İnsülin direnci kontrol altına alınmazsa zamanla pankreas yorulur ve insülin üretimi azalır. Bu durum Tip 2 diyabete zemin hazırlar. İnsülin direnci; kolesterol yüksekliği, tansiyon sorunları ve karaciğer yağlanması gibi metabolik sendromları da beraberinde getirebilir. Ayrıca kadınlarda hormonal dengeyi bozarak regl düzensizliğine neden olabilir. Sürekli yorgunluk hissi, kilo verme güçlüğü ve bağışıklık sisteminin zayıflaması da bu direncin belirtilerindendir.
İnsülin direnci, yalnızca bir hormon problemi değil; aynı zamanda vücudun enerji dengesinde yaşanan bir aksaklıktır. İnsülün direnci uygun egzersiz, beslenme ve Biorezonans ile kontrol altına alınabilir. Biorezonans terapisi, bu dengenin yeniden sağlanmasını hedefleyen bütüncül bir yaklaşımla devreye girer. Bu süreç, kişinin fiziksel, enerjetik ve metabolik özelliklerine özel olarak planlanır.
Tedavi süreci, hastanın mevcut sağlık durumunun detaylı bir şekilde analiz edilmesiyle başlar. Biorezonans cihazları, vücuttaki enerji alanlarını ve hücresel titreşimleri tarayarak;
tespit eder. Bu sayede sorun yalnızca kan şekeriyle sınırlı kalmaz, vücudun bütüncül frekans haritası ortaya çıkarılır.
Analiz sonuçlarına göre tamamen kişiye özel bir frekans programı hazırlanır. Her bireyin metabolik yapısı, yaşam tarzı ve hücresel yanıtları farklı olduğundan, "tek tip tedavi" anlayışı burada geçerli değildir.
Hazırlanan programda genellikle şu alanlara yoğunlaşılır:
Biorezonans terapisi tamamen ağrısızdır ve hastaya zarar vermez. Seanslar genellikle aşağıdaki şekilde uygulanır:
Terapiler sırasında hastaya herhangi bir ilaç verilmez, vücuda dışarıdan madde yüklenmez. Cihazlar, vücuttan gelen elektromanyetik bilgileri alır ve bozulmuş frekansları dengeleyen ters sinyaller gönderir.
İnsülin direncinin arkasında genellikle toksik yük, bağırsak geçirgenliği ve lenfatik sistem zayıflığı gibi sorunlar da yatar. Bu yüzden bazı seanslarda:
gibi destekleyici frekanslar kullanılır. Bu, tedavinin çok daha derin ve etkili olmasını sağlar.
Biorezonans terapisi yalnızca frekans gönderimiyle sınırlı kalmaz. Terapi sonrasında yapılan değerlendirmelerle birlikte, hastaya yaşam tarzı önerileri de sunulur. Sağlıklı beslenme, hareketli yaşam, uyku düzeni gibi konularda danışmanlık verilir.
Bu bütüncül yaklaşım sayesinde sadece semptomlar değil, semptomların kökeni hedef alınır. Böylece, insülin direncinin vücuttaki etkileri kalıcı biçimde azaltılabilir.